yaşam
ERKEKLERİN KADINLARDAN RİCASIDIR (Yakarış)
* Pembe dizilerdeki sahte aşk nağmelerini bizden duymaya çabalamayın çünkü onlar gerçekten rol yapıyor ve kabak bizim başımıza patlıyor.
* Bir SMS gönderdiğiniz zaman ilk 10 saniyede cevap gelmeyince ikinci SMS’te “Orda mısın???” diye sormayın. Kesinlikle oradayızdır..!
* Mağazada gelinliklere bakıp “Aaaa ne güzeeel” dediğinizde onun bizim için bir anlamı yoktur. Bizi duygusuzlukla suçlamayın. Gelinlik sadece kızların hayalidir erkeklerin değil!!!
* Saçlarınızı boyattığınızda bunu fark edemezsek anlayın ki yakışmamıştır ve bu bizim suçumuz değildir.
* Çoğu erkek ısrardan ve bir şeyi ikinci kez duymaktan nefret eder; mutlaka ilk söylediğinizi anlamışızdır ama işimize gelmiyordur, lütfen bize geri zekalı muamelesi yapmayın.
* Alışveriş yapmak hiç zevkli değildir ve asla zevkli olmayacaktır.
* ‘Beni seviyor musun?’ diye sormayın. Emin olun ki sevmiyor olsak yanınızda bir saniye bile durmayız…
* Bizden sizinle aynı üzüntüyü yaşamamızı ve size tuvalete kadar eşlik etmemizi beklemeyin, o sizin kız arkadaşlarınızın görevidir.
* Bir yere gittiğimizde, hangi kıyafeti giyerseniz giyin, size çok yakışıyor, yemin ederiz. O yüzden bir daha sormayın.
* Biz erkekler gerçekten basitizdir. Mesela sizden ekmeği getirmenizi istiyorsak, aslında sadece acıkmışızdır ve sadece ekmeği getirmenizi istiyoruzdur. Bundan ‘ekmek niçin masada değil’ diye bir iğneleme yaptığımız sonucunu çıkarmayın zira tüm erkekler edebiyatçı değildir…
* Eğer farkında olmadan 2 değişik şekilde anlayabileceğiniz bir şey söylemişsek ve bunlardan biri kötü ve sizi üzecekse, kesinlikle diğer anlamında söylemişizdir, boşuna bizi sıkıntıya sokmayın…
* Biz farklı anlamlar taşıyan dolaylı, mecazlı soruları anlamayız. Ne istiyorsanız doğrudan söyleyin ve bizi yormayın…
* Eğer şişmanladığınızı düşünüyorsanız ki büyük ihtimalle şişmanlamışsınızdır. Bize sormayın, cevap vermeyi reddediyoruzdur.
* En karmaşık durumda bile bizim için temel kural şudur: ‘En kolayını seç’. Bizden komplike şeyler beklemeyin.
* Erkekler genelde sadece ana renkleri görürler. Mesela, şampanya bir renk değil, bir içkidir bizim için.
Sarımsı Yeşil, Açık Yeşil Likör yeşili, Çimen Yeşili, Kireç Yeşili, Yay Yeşili, Orta Deniz Yeşili
Yukarıda saydıklarınız vallahi hepsi yeşil işte..! Lütfen bizi zorlamayın..?
* Erkeklerin çoğunun en fazla 3 çift ayakkabısı vardır. O yüzden 30 çift ayakkabınızdan hangisinin kıyafetinize uyacağını bilmiyoruzdur lütfen sormayınız ayrıca uyum diye bir şey yoktur ve sırf uyum için giyeceğiniz şeyleri 1 hafta önceden tasarlamanız tamamen sizin takıntınızdır. Mavi kotun üstüne her renk ve desen blüz giyilebilir.
* Kırmızı tokanız var ve sırf bu tokaya uyum sağlaması için lütfen kırmızı takım elbise almaya bize mağazaları dolaştırmayınız..!
* Cuma + Cumartesi + Pazar = Bol yemek ve mutfak gerçekliğinin icrasıdır…
* Bizi anlamaya çalışın; ancak bizi anlama işini lütfen fazla abartmayın çünkü çok kolay anlaşılır erkekler.
* Evi temizleyip yorulduktan sonra, yüzünüze bakılmayacak haldeyseniz, yaptığınız temizliğin bizim için bir anlamı yoktur, takdir beklemeyin. Temiz bir evden ziyade bakımlı görünen bir kadınla bir evi paylaşmak daha anlamlıdır…
* Ev işlerinden sonra yattığınız yerde sızıp kalıyor ve her türlü kur çabasına yorgunum diyorsanız bu bizi bozar… Bir erkeğe temiz evden önce temiz bir eş ve hatta sadece bir eş lazımdır. Temizlik bir temizlikçi tarafından da yapılabilir ama bazı şeyler temizlikçi ile yapılmaz… Yapılmamalı da. Bizi zorlamayın..!
* Aylarca süren baş ağrıları baş ağrısı olamaz, mutlaka bir doktora gidin.
* Size ‘neyiniz var’ diye sorduğumuzda, ‘hiç bir şeyim yok!!!’ derseniz size inanırız, bizim için olay bitmiştir. O yüzden bir şeyiniz varsa doğrudan söyleyin sonra bizi anlayışsız durumuna düşürmeyin…
* 30 civarında ayakkabınız ve dolaplar dolusu elbiseniz varken bizi iflas ettirmek bir sevgi gösterisi değildir.
NOT: Bunu tanıdığınız tüm kadınlara yollayın; bir kere de olsa erkekleri anlasınlar. Mümkün olduğu kadar çok erkeğe de yollayın ki, onlar da yalnız olmadıklarını bilsinler…
Göndermeniz gereken link:
http://www.vebim.tr.gg/ya%26%23351%3Bam.htmhttp://www.vebim.tr.gg/ya%26%23351%3Bam.htm
http://www.okuldersleri.com/erkeklerin-kadinlardan-ricasidir-yakaris.htm
"Giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak.
Ceylanı kurtardım avcının elinden
ama daha baygın yatar ayılamadı.
Kopardım portakalı dalından
ama kabuğu soyulamadı.
Oldum yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı.
Kuyudan çektim suyu
ama bardaklara konulamadı.
Güller dizildi tepsiye
ama taştan fincan oyulamadı.
Sevdalara doyulamadı.
Giderayak işlerim var bitirilecek, giderayak."
Nazım hikmet
"Cesurduk herkes kadar.
Geçtik Gökkuşağının altından.
Sakınmadan, ıslanmadan.
Umudumuz
Sevgiydi,
Maviydi,
Deniz''di
Korkmadık kırmızıya boyanmaktan.."
Gün gelir her şeyini yitirir insan
en sonra da gölgesini
ama şu kara kalabalık
daha ölmeden yitirmiş gölgesini...
Bundan bile kötüsü var,
İşte yaşadığımız bu dönem,
Yitirmiş insanlarını gölgeler
Olmayan insanların gölgeleri var...
Üstelik bilmiyorlar insan olduklarını,
İnsanlarını yitirmişlerde haberleri yok,
Dolaşıyor yerlerde gölgeler,
Hemde insan sanıyorlar kendilerini...
Aziz Nesin
"yaşama başladığın anda iki görev; sınırlarını her an daraltmak ve bu sınırları aştığın anlarda da gizlenmeyi başarıp başaramadığını her an sorgulamak.."
Franz Kafka
"İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. Yaslanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve yaşamaktan korkuyor, kendisi için değil, başkalarına göre yaşadığı için." (W.Shakespeare)
"Meçhule bir kapı açılmış. Gelen meçhul. Giden meçhul. Dönüp ardına baksa hep tanıdık. Meçhul, meçhul , meçhul. Meçhul bir çığlık olmuş kendini arar avare , avere. Meçhulden, meçhule."
"Yaşam bir nefes.
Ölüm bir nefes.
Her çığlık bir nefes..
Ölüm bir çığlık.
Çığlık bir yaşam."
"Hayat güzeldir! Nasıl yaşayacağımıza karar veririz."
"Kendi kararımız gibi görünen kararlar; hayatın ve zamanın bize öğrettikleridir."
KORKU
Korku içime hapsedilmiş.
Kaçmak için çığlık atar.
Ben korkarım.
O da benden korkar.
Çığlık çığlığa nefessiz kalır.
Bense çığlık bile atamaz cansız donarım.
Bir yolversek bir birimize.
Arkamıza bile bakmadan apansız ebede varırız.
DAVET
Bekliyorum;
Öyle bir havada gel ki,
vazgeçmek mümkün olmasın!
Orhan Veli KANIK
Ülke değiştirmekle kıskançlık, cimrilik, kararsızlık, korku, tutku bizi bırakmaz.
Sokrates'e birisi için, seyahat onu hiç değiştirmedi, demişler. O da: Çok doğal, çünkü kendisini de beraber götürmüştür, demiş.
AYRILIŞ
Baka kalırım giden geminin ardından;
Atamam kendimi denize, dünya güzel;
Serde erkeklik var, ağlayamam.
Orhan Veli KANIK
YANLIZ İNSAN
Yalnız insan merdivendir
Hiçbir yere ulaşmayan
Sürülür yabancı diye
Dayandığı kapılardan
Yalnız insan deli rüzgar
Ne zevk alır ne haz verir
Dokunduğu küldür uçar
Sunduğu tozdur silinir
Yalnız insan yok ki yüzü
Yağmur çarpan bir camekan
Ve gözünden sızan yaşlar
Bir parçadır manzaradan
Yalnız insan kayıp mektup
Adresimi yanlış nedir
Sevgiler der fırlatılır
Kimbilir kim tarafından
Louis Aragon
YANLIZLIK
Yalnız yaşamanın bir tek amacı vardır sanıyorum; o da daha başıboş, daha rahat yaşamak. Fakat her zaman, buna hangi yoldan varacağımızı pek bilmiyoruz. Çok kez insan dünya işlerini bıraktığını sanır; oysaki bu işlerin yolunu değiştirmekten başka bir şey yapmamıştır. Bir aileyi yönetmek bir devleti yönetmekten hiç de kolay değildir. Ruh nerde bunalırsa bunalsın, hep aynı ruhtur; ev işlerinin az önemli olmaları, daha az yorucu olmalarını gerektirmez. Bundan başka, saraydan ve pazardan el çekmekle hayatımızın baş kaygılarından kurtulmuş olmuyoruz.
MONTAİGNE
"Yalnızlık, hastalıkların üreyebileceği en uygun ortamdır. "
Friedrich Nietzsche
ALIŞKANLIK
Bir köylü kadın, bir danayı doğar doğmaz kucağına alıp sevmiş, sonra da bunu adet edinmiş, her gün danayı kucağına alıp taşırmış; sonunda buna o kadar alışmış ki dana büyüyüp koskoca öküz olduğu zaman, onu yine kucağında taşıyabilmiş. Bu hikayeyi kim uydurduysa, alışkanlığın ne büyük bir güç olduğunu çok iyi anlatmış olacak. Gerçekten alışkanlık pek yaman bir hocadır ve hiç şakası yoktur. Yavaş yavaş, sinsi sinsi içimize ilk adımını atar; başlangıçta kuzu gibi sevimli, alçak gönüllüdür ama, zamanla, oraya yerleşip kökleşti mi, öyle azılı, öyle amansız bir yüz takınır ki kendisine, gözlerimizi bile kaldırmaya izin vermez....
SEN SÖYLEMEDEN DE BİLİYORUM
Seziyorum ki kaçacaksın..
Yalvaramam koşamam
Ama sesini bırak bende
Biliyorum ki kopacaksın
Tutamam saçlarından
Ama kokunu bırak bende
Anlıyorum ki ayrılacaksın
Çok yıkkınım yıkılamam
Ama rengini bırak bende
Duyumsuyorum ki yiteceksin
En büyük acım olacak
Ama ısını bırak bende
Ayrımsıyorum ki unutacaksın
Acı kurşun bir okyanus
Ama tadını bırak bende
Nasıl olsa gideceksin
Hakkım yok durdurmaya
Ama kendini bırak bende.
AZİZ NESİN
Kıssadan hisse, benden size
tavsiye, can taze bir nergis verin bugün sevgilinize...
Sonra da, nerede baharsa mevsim, rotasını oraya çevirip
içindeki eski baharlara koşan bir gezgin gibi "Bahar
getirdim sana" deyin, baharın elinizde olduğunu
unutmadan...
Gözlerinizdeki ırmağa baktığınızda kendinizi
göreceksiniz; dikkat edin de hayran olup düşmeyin!
Düşüp bahar kokulu bir çiçeğe dönüşmeyin
Can Dündar
Her sabah yeni bir gün doğarken,
Bir gün de eksilir ömürden;
Her şafak bir hırsız gibidir
Elinde bir fenerle gelen.
Yaşamanın sırlarını bileydin
Ölümün sırlarını da çözerdin;
Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok:
Yarın, akılsız, neyi bileceksin?
Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?
Ah, tanrı dünyayı yeniden yarataydı.
Yaratırken de beni yanında tutaydı.
Derdim; ya benim adımı sil defterinden.
Yada benim dilediğimce yarat dünyayı.
Ömer HAYYAM
Hayattan ne öğrendim?
Ağır bir ÖSS sorusu gibiydi "Hayattan ne öğrendim?"
Verilen süre içinde aklıma gelenleri aşağıda yazdım.
Yanlışların doğruları götürmeyeceğini umuyorum:
* * *
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
Ağladım.
* * *
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.
* * *
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
* * *
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
* * *
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.
* * *
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
* * *
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim.
* * *
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini...
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.
* * *
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
* * *
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
* * *
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım.
* * *
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim.
* * *
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu; gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.
* * *
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim.
* * *
Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
Bir insan yoğun ve kılı kırk yararak düşündüğü zaman, sadece yüzü değil gövdesi de çekinceli bir havaya bürünür.
Bir kurbanın yoldaşı o kurbandan daha çok acı çeker.
Nietzsche
(fareler ve insanlar J. steinbeck)
HADİ BULUN EN ZAYIF YERİMİ
İnsan kendisini merak etmeli;
hem de ölümüne merak etmeli.
Gün bitti işte...
Kim farkında bunun senden
başka...
Herkes bu yenilgiyi nasıl da
rahat kabulleniyor...
Vaatlerini tutmadı gün.
Kimse kendisini merak etmedi.
Sabırsızlığın bundan;
bundan çocuksu hasretin...
Kabullenince herkes yaşamını
sen ortaya kendini koydun...
ve bütün suçlarını üzerine
aldın sonra
Bundan işte
bu çocuksu hasretin
Ve ölümcül bir rulet oynadın
insanlarla
hadi dedin, hadi bulun
en zayıf yerimi...
Ve diktin gözlerini gözlerine
kastın bedenini
yükselttin omuzlarını
Öylece kaldın...
Baktılar sana... Baktılar...
Cezmi ERSÖZ
Ama yüreğini bir türlü
göremediler.
Aradın aradın durdun kendini.
Peki buldun mu?
Kararlarımızın her an değişmesinin sebebi tutarsızlığımızdan değil; var olmamızı sağlayan kararlılık ve kararsızlık haliyle ilgilidir. Kararlılık ve kararsızlık bir bütünü oluşturan değişmez kuraldır. Her düzen her an bozulacak yada hiç bozulmayacakmış ikileminin çatışmasıyla kendini vareder. Bir konudaki düşüncelerimizi; sonsuza dek aynı kalacak gibi büyük bir güvenle savunuruz. Düşüncelerimizde zaman içinde meydana gelebilecek değişimleri ise çoğu zaman göremeyiz. Düşüncelerimizde değişim olabileceği gerçeğini çoğu zaman ihmal ederiz. Kararları alırken iki hataya düşeriz.
1) Alacağımız karar uzun ( yaşantımızın tamamını etkileyecek) bir süreci etkileyecek.
2) Alacağımız karar kısa ( anlık , değersiz olup bitecek) bir süreci etkileyecek.
İki kararda doğrudur ama bağımsız değildir. gerçekte iki kararda aynı değerde ve bir birinin sonucunu aynı anda değiştirebilecek güce sahiptir ve biz bu gerçeğide ihmal ederiz. Hayatımızın tamamını oluşturan kararlar ise önemsemediğimiz küçük kararların toplamıdır. Almakta zorlandığımız uzun vadedeki zor kararlarsa çok kısa zamanda değersizleşen, önemsizleşen kısa vadedeki kararların içine girer.
Zihnimi zihnine yapıştır.
Acemiyim yavaş yavaş alıştır.
Benide kendin gibi konuştur.
Yol yöntem göster yetiştir.