neyse odur
Ağır Ölüm
Ağır ağır ölür alışkanlığının kölesi olanlar, her gün aynı yoldan yürüyenler,
yürüyüş biçimini hiç değiştirmeyenler, giysilerinin rengini değiştirmeye yeltenmeyenler,
tanımadıklarıyla konuşmayanlar.
Ağır ağır ölür tutkudan ve duygulandan kaçanlar,
beyaz üzerinde siyahı tercih edenler,
gözleri ışıldatan ve esnemeyi gülümseyişe çeviren ve
yanlışlıklarla duygulanımların karşısında onarılmış yüreği
küt küt attıran bir demet duygu yerine
“i” harflerinin üzerine nokta koymayı yeğleyenler.
Ağır ağır ölür işlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da bu durumu tersine çevirmeyenler,
bir düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine belirsizliğe kalkışmayanlar,
hayatlarında bir kez bile mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler.
Ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar,
okumayanlar, müzik dinlemeyenler, gönlünde incelik barındırmayanlar.
Ağır ağır ölür özsaygılarını ağır ağır yok edenler,
kendilerine yardım edilmesine izin vermeyenler,
ne kadar şanssız oldukları ve sürekli yağan yağmur hakkında bütün hayatlarınca yakınanlar,
daha bir işe koyulmadan o işten el çekenler,
bilmedikleri şeyler hakkında soru sormayanlar, bildikleri şeyler hakkındaki soruları yanıtlamayanlar.
Deneyelim ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden, anımsayalım her zaman: yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir.
Yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına.
KORKMA
Korkularını bırak artık!!!
bir yerlere...
bak
sevgi çağırıyor seni...
bağırıyor,
dünyaya haykırırcasına
korkma artık,
çünkü ben hiç korkmuyorum diyor...
dudağından çıkacak
iki kelimeye bakar,
yaşamak dediğin...
korkarsan ben ölürüm...
bir gün bile olsa,
söylemen gerekiyor
o kelimeleri
.... / .........
acele et... !!
susma!!...
zor olduğunu biliyorum,
senin gibi.
imkansız olmadığını da
biliyorum...
çünkü değil !!
içinden defalarca haykırdın,
bütün bedenin,
ve
ruhunun haberi var...
kimse bilmiyor sanma,
dışarıyada
haykırman gerekiyor...
bekleyen biri var
n'olur gizleme artık
sadece söyle
yardımcı olayım
SENİ SEVİYORUM...
(şair isminin yazılmasını istemiyor)
Neyse odur
Mantik derki sacmalik,
neyse odur der ask...
Salahiyet derki talihsizlik,
istirapdan baska bir sey degil der korku,
nevmidanedir der makuliyet,
neyse odur der ask..
Gurur derki gülünc,
itina der hafif mesrepliktir,
tecrübe derki imkansizlik,
neyse odur der ask.
Kararlarımızın her an değişmesinin sebebi tutarsızlığımızdan değil; var olmamızı sağlayan kararlılık ve kararsızlık haliyle ilgilidir. Kararlılık ve kararsızlık bir bütünü oluşturan değişmez kuraldır. Her düzen her an bozulacak yada hiç bozulmayacakmış ikileminin çatışmasıyla kendini vareder. Bir konudaki düşüncelerimizi; sonsuza dek aynı kalacak gibi büyük bir güvenle savunuruz. Düşüncelerimizde zaman içinde meydana gelebilecek değişimleri ise çoğu zaman göremeyiz. Düşüncelerimizde değişim olabileceği gerçeğini çoğu zaman ihmal ederiz. Kararları alırken iki hataya düşeriz.
1) Alacağımız karar uzun ( yaşantımızın tamamını etkileyecek) bir süreci etkileyecek.
2) Alacağımız karar kısa ( anlık , değersiz olup bitecek) bir süreci etkileyecek.
İki kararda doğrudur ama bağımsız değildir. gerçekte iki kararda aynı değerde ve bir birinin sonucunu aynı anda değiştirebilecek güce sahiptir ve biz bu gerçeğide ihmal ederiz. Hayatımızın tamamını oluşturan kararlar ise önemsemediğimiz küçük kararların toplamıdır. Almakta zorlandığımız uzun vadedeki zor kararlarsa çok kısa zamanda değersizleşen, önemsizleşen kısa vadedeki kararların içine girer.
Zihnimi zihnine yapıştır.
Acemiyim yavaş yavaş alıştır.
Benide kendin gibi konuştur.
Yol yöntem göster yetiştir.
TEK BİR GÜLÜMSEME
Küçük kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi. Bu gülümseme adamın kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içinde yakın geçmişte kendisine yardım eden bir dosta teşekkür etmediğini hatırladı.hemen bir not yazdı.
Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki, her öğlen yemek yediği lokanta da garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı. Garson kız ilk kez böyle bir bahşiş alıyordu. Akşam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe başında oturan fakir adamın şapkasına attı.
Adam öyle ama öyle minnettar oldu ki... İki gündür boğazından aşağı lokma geçmemişti. Karnını doyurduktan sonra bir apartman bodrumundaki tek göz odasının yolunu tuttu. Öyle neşeliydi ki, bir saçak altında titreyen köpek yavrusunu kucağına aldı.
Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için çok mutluydu. Sıcak odada bir o bir bu yana koşturup durdu.
Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı. Yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle havladı ki tüm apartman halkı uyandı. Anneler, babalar, dumandan boğulmak üzere olan yavrularını kucaklayıp ölümden kurtardılar.
Bütün bunların hepsi, ama hepsi beş kuruşluk bir maliyeti olmayan bir tebessüm sonucuydu.