ışık sönmesin
sen hep gülümse umut dolu çocuk
hatırına gelmesin küçük yaşta açlık
oyunlar oyna sende diğerleri gibi
tanışma hayatın anlamsız, zalim yanlarıyla bu yaşta
ufka doğru çevir hep gözlerini
sevgiyle baksın gözlerin, korkuyla değil
açlık, yokluk olmasın seni sınayan
mutluluklar, gülüşler, oyunlar olsun....
son lokman olmasın kirli elindeki o ekmek
yüreği temiz, ürkek ve çaresiz çocuk
bir lokmaya muhtaçsın çoğu zaman
lokma ise senin gibi binlercesine...
evet kirli elli, ürkek bakışlı çocuk
biliyorum belkide çok yavaş yiyeceksin elindeki o ekmeği
belkide çok hızlı doymak için son kez
biraz daha yaşamak için, biraz daha yaşamak için!!!
kelebek
DÜNYAYI VERELİM ÇOCUKLARA
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında dünyayı çocuklara verelim kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi hiç değilse bir günlüğüne doysunlar bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı çocuklar dünyayı alacak elimizden ölümsüz ağaçlar dikecekler Nâzım HİKMET
Yaprak ödünçtür dallarda,
önemli olan;
umuttan yoksun kalıp
gözlerde ışığı söndürmemek,
direnci yitirmemek...
dikenli de olsa
kızıl bir güldür hayat,
soldurmadan yaşamak / yaşatmak gerek...
Yeşile düşman bir bahçıvana
kendini sevdirmez çiçek,
yaprak yaprak
ölür elbet bir gün...
Çocuklar ölebilir yarın,
hem de ne sıtmadan, ne kuşpalazından,
düşerek de değil kuyulara filân;
çocuklar ölebilir yarın,
çocuklar sakallı askerler gibi ölebilir yarın,
çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında
arkalarında bir avuç kül bile değil,
arkalarında gölgelerinden başka bir şey bırakmadan.
Negatif resimcikler boşluğun karanlığında.
Çocukların avuçlarında günlerimiz sıra bekler,
günlerimiz tohumlardır avuçlarında çocukların,
çocukların avuçlarında yeşerecekler.
Nazım HİKMET RAN